Antik Yunan Tarihçilerine göre, Himera Savaşında Kartacalılara karşı zafer, Antik Yunan Şehir Devletlerinin ittifakı ile kazanılmıştı. Ancak arkeolojik kanıtlar bunun hamasi bir antik yalan olduğuna işaret ediyor. Bakın, savaşanlar kimlerdi ve antik tarihçiler hangi gerçeği yazmamıştı? Antik metinlerdeki kayıtlara göre, Kartacalılar M.Ö 480'de antik Yunan şehri Himera'yı kuşattılar ama başarılı olamadılar. Başarılı bir savunma savaşı yapan Antik Yunan ordusu saldırganları püskürttü. M.Ö. 409'da yani 71 yıl sonra Kartacalılar kente tekrar saldırdı ama bu kez Antik Yunanlılar Kartaca donanmasına karşı koyamadılar ve Himera düştü. Herodot ve Diodorus Siculus başta olmak üzere Antik Yunan tarihçileri, Himera'nın ilk savaşta müttefik Yunan Şehir Devlerinden yardım aldığı için başarılı olduğunu, ikinci savaşta ise yalnız kalarak, tek başına savaştığı için düştüğünü yazdılar. pariatur.
Himera Savaşında gerçekte kimler savaştı? Plos One dergisinde 12 Mayıs tarihinde Antik Yunan askeri kuvvetlerinde coğrafi farklıları gösteren izotopik kanıtlar (Isotopic evidence for geographic heterogeneity in Ancient Greek military forces) başlıklı bir makale yayınlandı. Georgia Üniversitesi Antropoloji Bölümünden Katherine L. Reinberger ve Laurie J. Reitsema, Kuzey Colorado Üniversitesi Antropoloji Bölümünden Britney Kyle, Florida Üniversitesi Jeolojik Bilimler Bölümünden George Kamenov, Antropoloji Bölümü'nden John Krigbaum ve İtalyan editör Stefano Vassallo'nun imzaları ile yayınlanan makalede yayınlanan araştırmaya göre; Antik Yunan Tarihçileri, bazı gerçekleri saklıyorlardı. Savaş alanlarından toplanan dişlerin kimyasal analizleri Himera Savaşı'ndaki orduların çok farklı etnik kimliklere ait olduğunu gösteriyor. Tarihçilerin genellikle kendi milletlerinin tarihini yazarken taraflı davrandıkları, bazı bilgileri eksik, bazı bilgileri taraflı aktardıkları yadsınamaz bir gerçek. Doğal olarak Yunanlı tarihçilerin de açıklamalarının da eksik ve önyargılı olması şaşırtıcı değil. Askerlerin dişlerinin jeokimyasal analiz sonuçları ile Yunanlı tarihçilerin iddialarını karşılaştıklarında, tarihçilerin hamaset yaparak, yalan yazdıkları anlaşılıyor. Ama ortaya çıkan sonuç; sadece bir yalanı ortaya çıkarmakla kalmayıp, çok yaygın Antik Yunan Şehir Devletleri dayanışmasına dair inancı da sarsacak türden.
Şehri Savunanlar müttefik Yunanlılar değil paralı askerler çıktı Araştırma sonuçlarına göre ilk savaşta Himera'yı savunan ordunun yalnızca üçte biri bölge halkından, dörtte üçü ise başka coğrafyalardan. Bu sonuç ilk bakışta ve Himera'nın ilk kuşatmada mütteiklerinden yardım aldığı iddiasını doğrular gibi görünse de tam tersine tarihi bir yalanı ortaya çıkartıyor. Çünkü kente dışarıdan gelip savaşan askerler, tarihi metinlerde iddia edilenin aksine, müttefik Yunan halklarından değil. Yunan havzasının ötesinden gelen savaşçılar. Savaşan 62 askere diş minesinin stronsiyum ve oksijen izotoplarının analizi, onların savaş alanına Yunanlılarla alakası olmayan Sicilya ötesindeki topraklardan geldiğini gösteriyor. Araştırmacılara göre onlar büyük ihtimalle paralı askerlerdi. Antik Yunan tarihçileri, Antik Yunan milliyetçiliğinin etkisiyle, antik Yunan ahalisi kiralık savaşçılardan hoşlanmadığını bilerek .yabancı paralı askerlerin Himera Savaşları'ndaki rolünü gizliyordu. Arkeolojik kalıntıların, tarihi metinlerdeki yalan iddiaları çürütme gücü ortaya çıktı Bu sonuçlar, Antik Yunan Krallarının uzak topraklarcan, yabancı paralı askerler kiraladıklarını göstermektedir. Paralı askerlerin varlığı, antik Yunan kent devletlerinin yani antik Yunan halklarının savaşlarda dayanıştığı inancını sarsıyor. Yunanlılar, antik metinlerde ortak bir amaç için savaşta güçlerini birleştiren kültürel olarak benzer komşu kent toplulukları olarak ifade ediliyordu., Araştırmalar, aynı zamanda arkeolojik kalıntıların, tarihi metinlerdeki yalan iddiaları çürütme gücünü ortaya koyuyor. Araştırmacılar: "Bu çalışmada antik tarihçilerin bilgilerini test etmek için izotopları kullandık. Çok farklı coğrafyalardan gelen yabancı kökenli askerle karşılaştık ki kuvvetle muhtemel onlar paralı askerlerdi. Böylece antik rivayetlerin yalanlarına arkeolojik kanıtlarla meydan okumuş olduk. Bu çalışma, karşılaştırmalı izotopik değerler ağınının genişletilmesi halinde, Akdeniz'deki göç hareketlerinin daha ayrıntılı anlaşılabilmesi açısında da önemlidir. " diyorlar.